31 Mart 2009 Salı

Şaban Usta'nın Kuzu Sırık Kebabı - Ankara

Bir blog oluşturma fikri aklıma ilk defa Şaban Usta'da yemek yerken gelmişti. Ankara'da ve başka illerde böyle yöresel olarak ünlü ve henüz keşfedilmemiş bir sürü yer var bildiğim. Neden bu yerleri başkalarıyla paylaşmayayım dedim kendi kendime.
Şaban Usta Çorum'un Osmancık ilçesinden. Zaten sırık kebabı da Osmancık'ın bir lezzetiymiş. Biraz da Sinop'un Boyabat ilçesinde bilinirmiş. Sırık kebabı kuzudan yapılıyor. Şaban ustamız kuzuları Adana'nın Tekir yaylasından getirtip , Ankara'da kendi çiftliğinde bir süre daha özel olarak besliyormuş. Kuzular da illaki kıvırcık kuzu cinsinden olurmuş.


Yerinin tarifi bile zor. Gitmek isteyenler için telefon numaralarını da veriyorum ki tarif alabilsinler. Çünkü tarifsiz bulunması oldukça zor. Ama gittiğinizde kapıdaki araba kalabalığından burasının bayağı ünlü bir yer olduğunu anlıyorsunuz.


Giriş kısmında ocak var. Zaten ocağı görünce insanın orada kalası geliyor , manzara o kadar müthiş ki ayrılamıyorsunuz. Sırığa takılmış kuzular odun ateşinde yavaş yavaş pişiyor. Bir kuzu yaklaşık 5 saatte pişiyor. Odun mutlaka çam ağacı olacak , bu şart.


Ocağın başından ayrılabildik , masamıza oturduk. 1 tabak çoban salata ve dilimlenmiş ekmek , etlerimiz gelene kadar bizi meşgul ediyor , ve...

Et dediğimiz şey işte budur dostlar. Bazılarınızdan duyar gibiyim , kuzu eti kokar , sevmem gibi lafları. Öyle demeden önce Şaban Usta'da bu tabağın tadına bakmanızı tavsiye ederim. Ağır odun ateşinde uzun süre pişince ette ne koku , ne lif , hiçbir şey kalmıyor. Sadece tadına varın. Afiyet olsun. Serviste bıçak gelmiyor ama isterseniz getiriyorlar. Yine de benim tavsiyem 1 parça ekmeği bıçak niyetine kullanmanız , sonunda etin suyuyla ıslanan ekmeği de etlerin yanına göndermeniz. Eğer öğleden sonra kalabalıklar arasında işiniz olmayacaksa soğan da isteyebilirsiniz. Yemeğin ardından masaya seramik semaver içinde çayınız geliyor. Böyle bir yemeğin ardından çay çok iyi gidiyor. Geldik hesap kısmına. Etin kilosu 34 TL. Söylemedi demeyin , öyle 100 gram falan kesmiyor. 250-300 gram civarı rahat gidiyor , iddialı arkadaşlar 500 grama kadar çıkabiliyor. Şaban Usta tatil yapmıyor , Pazar günleri dahil hergün 11'den 21'e kadar açık. Ama akşam gidecekseniz rezervasyon şart. Et kalmamış olabiliyor. Burada etler ertesi güne bırakılmıyor , tamamen günlük olarak tüketiliyor.
Birçoğunuz burayı ilk defa duydunuz biliyorum ama eğer kuzu etini seviyorsanız Şaban Usta'yı ıskalamayın derim. Teşekkürlerinizi bildirirseniz sevinirim.

Şaban Sarı
Şehit Kubilay Mahallesi Selim Caddesi No:70 Yükseltepe
Telefon : 535-452 92 81 312-330 45 53

29 Mart 2009 Pazar

Oburcan Sofrası

Siz benim sürekli biryerlerde gezerek oradan buradan haberler vermeme bakıp yanılmayın dostlar , aslında tam bir ev kuşuyumdur. Oburcan ve eşi , çevrelerinde bilhassa maç akşamları mangal partileri ile tanınır. Dün , İspanya-Türkiye maçını fırsat bilerek böyle bir gece yaşadık. Müsadenizle bu geceden birkaç kareyi sizlerle paylaşmak isterim. Yeri gelmişken , bloglarını kıskanarak takip ettiğim bazı arkadaşların affına sığınarak , 1-2 yemek tarifini de araya sıkıştıracağım.



Efendim gecenin başında soframızdan ancak 1 kare alabildim , sonrası malum , misafir , servis derken dağıldık gittik. Başlangıç olarak masamızda peynir tabağı , ekmekli ve tavuklu meze , yeşil salata , çiğ köfte , yaprak sarma , yoğurtlu mantar salatası , peynir dolgulu kırmızı biber ve meksika salatası mevcut.

Meksika salatası en basit ama en lezzetli tariflerden bir tanesi. Meksika fasülyesi marketlerde konserve olarak satılmakta. Yıkanıp hazırlanan fasülyeye maydanoz,dereotu,mısır eklenir. Tuz , limon ve zeytinyağı takviyesi ile ortaya son derece sağlıklı ve lezzetli bir meze çıkıyor. İsteyen üstüne baharatlı mısır cipsi parçaları serpebilir,yakışır.

Bence gecenin yıldızı kırmızı biberdi. Kırmızı biberler ocakta közlendi. Tam yağlı beyaz peynir zeytinyağı , az limon suyu , sarımsak ve ince öğütülmüş cevizle krem kıvamına gelene kadar karıştırıldı ve kırmızı biberlerin içine kondu. Biberler taze soğanla bağlandı ve sofraya...

Ve ateş yandı , kora döndü , verdik köftelerimizi ateşe. Ateşten sıçrayan kıvılcımlar ellerimizi yaksa da , cızırdayan köfteyi beklemek daha çok acıtıyor!!


Sıra bonfilede. Ben mangalda et yaparken 2 türden birisini seçerim. Ya etleri hiç marine etmeden sadece kendi lezzetlerini almaya çalışırım. Veya özel bir marineyle(sırrı bende saklı!) tadını zenginleştiririm. Bu gece etler bol soslu , iyi marine edilmiş.
Mangal görevim bittiğine göre artık sofraya dönüp yemeklerin tadını çıkarabilirim , zaten bu sırada maç saati yaklaştı.
Gecenin sonu , övünmek gibi olmasın ama herşey lezizdi. Sanırım misafirlerimiz de memnun kaldılar ama milli takım bizi üzdü ve Madrid'de 1-0 yenildik. Neyse , moralimizi bozmadık , Çarşamba İstanbul'da rövanş var , alırız. Bakarsınız Oburcan İstanbul'dan çıkar , milli takıma destek için tabi , yemek bahane :)

28 Mart 2009 Cumartesi

Home Store Café - Ankara

Ankara'nın tartışmasız en büyük ve en kalabalık alışveriş merkezi Ankamall'da gezmekten sıkılıp , mideniz size açlık sinyalleri göndermeye başladığında en şık alternatifiniz Home Store Café'dir. Ferah dekoru ve manzarası ile sadece dinlenmek ve birşeyler içmek için bile size istediğinizi fazlasıyla verecektir. Ama bizim konumuz yemekler olduğu için bu kısımları size bırakıyorum. Yiyecek alternatifleri oldukça fazla. Başlangıçlar , salatalar , pizzalar , burgerler , et , tavuk ve balık çeşitleri ve tabi tatlılar. Alkollü içecekler de servis edilmekte. Bizim için de en zor olan kısım bu zengin menüden seçim yapmaktı. Biraz zorlanarakta olsa kararımızı verdik. Siparişimiz alındıktan sonra zeytinyağı , peynir , zeytin ve cherry domates yanında sıcak ekmekle servis yapıldı. İtiraf etmem lazım ki , bir restoranda yemeye karar vermemde benim için çok önemli bir kısım , bu yemek öncesi gelenlerdir. Çünkü acıkmış , yorulmuş bir halde oturup , siparişini verdikten yemek gelene kadar olan zaman geçmek bilmez. Bu tip ufak tabaklar hem açlığı bastırır,hem de yemeğiniz gelene kadar zaman geçer. Home Store Café'de özellikle zeytinyağı kalitesinin çok üst düzeyde olduğunu vurgulamam şart!!

Taze ekmek ve halis sızma zeytinyağı ile açlığımızı hafiften bastırdıktan sonra başlangıç olarak söylediğimiz ızgara kalamar geldi. Taze otlar üzerinde servis edilen kalamar , renginden de anlaşılacağı gibi temiz bir yağda ve tam kıvamında kızartılmış. Yanında hafif dereotlu sosu da olmazsa olmazı.



Ana yemek olarak acılı tavuk aldım. Tavuk budundan kuşbaşı kesilen parçalar , meksika fasülyesi , jalapeno biber ve arpacık soğanla pişirilmiş. Yemek tam istediğim gibi , hafif acı. Yanında sebzeli ve kremalı noodle. Üstünde biberiye dalı dekoruyla kusursuz diyebilirim.
Eşim bu akşam için ılık tavuk salatası tercih etti. Taze yeşillikler , cherry domates , badem ve tavuk parçaları birbiriyle çok uyumlu. Benim için bir restoranın lezzet değerlendirmesinde en önemli kriterlerden bir tanesi salata malzemelerinin tazeliğidir. Ve bu salata gerçekten taze.

Bu kadar yemeğin üstüne çok fazla yerimiz kalmasa da ikram olarak gönderilen meyve ve tatlı tabağına ilgi göstermemek olmaz!! Resim aşağıda , çok fazla söze gerek yok sanırım. Yapanların ellerine sağlık.

Yemeğimizi ve tatlımızı yedik , çayımızı içtik. Geldik hesap kısmına. Başlangıçlar 6-15 TL arasında , bizim kalamar tava 14 TL. Pizzalar 12-16 TL , tavuk yemekleri 14-18 TL , et yemekleri de 20-25 TL arasında. Biz 1 başlangıç , 1 salata , 1 ana yemek ve 2 kadeh şarap için 62 TL ödedik. Bu kalite ve lezzet için normal bir fiyat olduğunu düşünüyorum. Gideceklere şimdiden afiyet olsun.
Home Store Café -Ankamall
Telefon : 312 - 541 26 26



21 Mart 2009 Cumartesi

Çeşni Konağı - Ankara























Bu yazıyı dikkatli okumanızı rica ediyorum dostlar. Uzun zamandır böyle lezzetli yemek yediğimi hatırlamıyorum. Keçiören'de yer alan Çeşni Konağı binaya yaklaşırken heybetli görüntüsü ile sizi ilk dakikada etkiliyor. Burası Keçiören Belediyesi tarafından geleneksel Ankara evi mimarisinde yaptırılmış bir konak ama ihtişamıyla insan kendini saraya girer gibi hissediyor. Ama önce yol tarifinden başlamakta fayda var. Havaalanı'na doğru giderken Altınpark'ı geçtikten sonra az ileride yeni yapılmış bir köprü var. Bu köprüden Keçiören yönüne döndüğünüz zaman 200 metre ötede görülmemesi imkansız bir şekilde karşınıza çıkacaktır. Çeşni Konağı 2008'in Eylül ayında açılmış ve Ankara'nın en önemli şeflerinin danışmanlığında geleneksel Türk ve Osmanlı mutfağı yemeklerini modern sunumlarla biz Ankara'lıların beğenisine sunmuş. Bina 2 katlı , alt kat çok geniş bir salondan oluşuyor ve 700 kişiye kadar hizmet verebiliyor. Hatta düğün bile yapılabiliyor. Üst kat 1 büyük sofa ve küçük salonlardan oluşuyor. Bu salonlarda 6 kişiden 25-30 kişilik gruplara kadar hizmet veriyor. Bahçesi ise 12 dönüm. Onu da yakın zamanda havaların ısınmasıyla birlikte test edeceğiz. Yemeklere dönecek olursak , bütün o görkemli bina,mimari vs. herşeyi unutturacak kadar başarılı. Osmanlı yemekleri ve kebaplar , klasik tatları değiştirilmeden yepyeni sunumlarıyla aklınızı başınızdan alacak cinsten. Masamıza öncelikle bal,kaymak,tahin pekmez,tulum peyniri ve tereyağı , sıcak pide eşliğinde geldi. Yanında Osmanlı şerbeti,vay be bu şerbet harika birşeymiş!! Bu aşamada dikkatli olmanızda fayda var, buharı tüten sıcak pidenin kokusuna kapılıp karnınızı doyurmayın çünkü arkası çok sağlam geliyor. Tatlıya gelince tıkanmak çok olası. Ardından salata , beğendi , humus , ızgarada hafif pişirilmiş nar ekşili arpacık soğan ve sarımsak geliyor. Beğendinin üzerinde küçük kavurma parçaları inanılmaz lezzetli. Ana yemek olarak tercihimiz çoban kavurma , dana külbastı , patlıcanlı ve yoğurtlu kebap oldu. İyi bir etin yemeğe ne kadar lezzet kattığını çok iyi bilen Oburcan itiraf eder ki ; bu etler iyiden de iyi. Çoban kavurma altında ocağı ile masanızda her daim sıcak. Külbastının altında yer alan yoğurtlu patlıcan leziz. Tatlılara geldik , içinde keçi sütünden yapılmış dondurma bulunan irmik helvası benden 10 tam puan aldı. Resme dikkatinizi çekerim,yanında bulunan şekil tabakta desen değil , çikolata ve meyvelerden yapılmış. Ne sunum ama!!! Karışık Türk tatlıları tabağında kıtır kabak tatlısı , tavuk göğsü , şekerpare ve ayva tatlısı var. Her biri tek başına yendiğinde eminim aynı zevki verebilir veya ben hala irmik helvasında takılı kaldım,anlayamadım. Üstüne yine özel sunumuyla Türk kahvesi ve yanında lokum. Fiyatlar , lezzetler yanında ufak. Ana yemekler 14-16 TL , tatlılar 6-8 TL. Evet dostlar , sözün bittiği yerdeyiz. Bu kadar yazının üstüne daha fazla söze gerek yok. Cumartesi ve Pazar sabahları açık büfe brunch olduğunu da ekleyelim, tabi köy kahvaltısı tadında. Emeği geçen herkesin eline sağlık , sağolun , varolun. Ve sen Ankara , haydi koş Çeşni Konağı'na!!!!

Hasköy Mahallesi Üçpınar Caddesi No:29/A Keçiören Ankara
Telefon : 312 316 9 316

Kardelen Canlı Balık & Izgara - Ankara












Yine mi balık , hem de Ankara'da dediğinizi duyar gibiyim ama bir dakika izin verin anlatayım. Ankara'lılar der ki , balığın iyisi Ankara'da yenir. Bunun muhtelif sebepleri vardır,büyük bir şehir olması , diplomasi ve bürokrasinin merkezi olması vs. Ama Kardelen'in hikayesi farklı. Burada yiyeceğiniz balığı Türkiye'nin başka bir yerinde bulma ihtimaliniz gerçekten yok,alabalık için konuşuyorum. Çünkü üretilen balığın tamamı ihraç ediliyor,çok az bir kısmı Kardelen'de balıkseverlerin beğenisine sunuluyor. Eskişehir yolunda ODTÜ kavşağından sağa sapıp Anadolu bulvarına girin ve dümdüz devam edin. Gimat'ı geçtikten sonra ileride yeni yapılan köprüden geçmeden sağdan devam edin ve köprünü altından sola dönün. İleride tabelalar size yol gösterecektir. Şehir merkezine çok yakın olmamakla birlikte özellikle öğlen saatlerinde firma çalışanlarının yoğun ilgisini göreceksiniz. İnsan ilk gittiğinde böyle bir yer varmış,bu kadar insan biliyormuş ta benim nasıl haberim olmamış demeden edemiyor. Balık çeşitleri ile başlayan Kardelen yakın zamanda menüsüne Karadeniz pidesini de katmış ancak onu bu sefer deneyemedik. Mevsim balıklarını bulabileceğiniz gibi , buranın esas özelliği alabalığı. Kayseri'de bir çiftlikte üretilen alabalıklar ihraç ediliyor. İşletme sahibinin arkadaşı olması nedeniyle Türkiye'de sadece buraya alabalık veriliyormuş. Alabalığı ızgara ve kiremitte denedik,çok lezzetliydi. İnsan gerçekten balık lezzetini alıyor. Kiremitte biraz ağır olduğunu belirtmekte fayda var. Balık çorbası,salata ve kiremitte gelen domates,soğan ve mantar üçlemesi de tadınıza tad katacak cinstendi. Doğal olarak tüm bunları yedikten sonra tatlıya yerimiz kalmadı. Oburcan olsam da obezcan değilim ve olmaya niyetim yok :) Haftasonları aile yemekleri için ideal. Çok geniş ve ağaçlı bir bahçesi mevcut. Önümüz ilkbahar , deneyelim,görelim...
Alınteri Bulvarı 69.Sokak No:5 Ostim (Petrol Ofisi arkası)
Telefon : 312 386 24 48

13 Mart 2009 Cuma

Kara Bayram'ın Yeri - Rize













Yine mi balık dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu balık gerçekten başka balık dostlar. Az sonra okuyacaklarınızı daha bir dikkatli okumanızı ve burayı mutlaka aklınızın bir köşesine yazmanızı öneriyorum. Gerisini siz bilirsiniz ama inanın bana Oburcan'a teşekkür edersiniz. Bayram Kalafat abimiz Rize'nin Gündoğdu beldesinde deniz kıyısında ,resimde de göreceğiniz gibi küçük bir barakada hayatını sürdürürken, diğer yandan da bu mekanda damak çatlatan tatlara imza atıyor. Yaklaşık 20 yıldır burada ve balık konusunda eli öpülesi bir şahsiyet. Bize ilk olarak havyarlı türlü ikram etti. Havyarlı nasıl olur , nasıl olmaz derken bakmışız ki tabağımızı ekmekle sıyırıyoruz. Üstüne salata ile mezgit ve istavrit tava yedik. Mevsimine bağlı olarak mavruşgil , kalkan , mezgit , palamut , hamsi vs. bulunabiliyormuş ancak öğrendiğimize göre tarifi kendisinde saklı bir balık çorbası ve balıklı çiğ köftesi varmış. Hatta balık çorbasının namını duyan İstanbul'un 5 yıldızlı otellerinden birisinden yetkilinin geldiği de olmuş. Bunları yememiz bugün kısmet olmadı ancak gelecek sefer için sözünü aldık. Balığınızı yerken Kara Bayram'ın sohbeti de size eşlik ediyor ama sizi uyarıyorum , bu kadar gülerken yemek biraz zor!! Unutmadan söyleyeyim , rica edin , mutlaka Anıtkabir ziyaretini kendisinden dinleyin , bayılacaksınız. Burasını Oburcan'a tavsiye eden gazeteci dostumuz Abdurrahman bey'e de teşekkürlerimi sunarım. Kara Bayram size ulaşmak istemiş ancak ulaşamamış,size bildirmemi istedi. Tekrar teşekkürler...


12 Mart 2009 Perşembe

Şoray Balık Lokantası - Giresun













Karadeniz balık turumuz devam ediyor dostlar...Samsun'dan gelip Giresun'a giderken Bulancak çıkışında sağ tarafta bulacaksınız Şoray'ı. Dışarıdan görünüşüyle yol kenarında kendi halinde bekleşen yerlerden pek bir farkı olmadığı için muhtemelen pek çok kez önünden geçip gitmiş ve farkına varmamışsınızdır. Ancak müşterilerine sunduğu klasik Karadeniz lezzetleridir , Şoray'ı diğer yerleden ayıran şey. Siz benim klasikleşmiş salata,balık,sütlaç üçlememe aldırmayın,girişteki vitrinde beğeninize sunulan klasik Karadeniz yemeklerini de deneyin. Yok ille de klasik üçleme derseniz de pişman olmazsınız. Haa unutmadan, ilk başta balıkköfteyi de şiddetle tavsiye ederim. Hafif dereotu katılımıyla lezzetin dilinizde patlamasının keyfini çıkarın. Tavada Karadeniz mezgit ve istavrit kardeşliği Oburcan'ı fazlasıyla mutlu etti. Ama fındığın anavatanında , üstü toz Giresun fındığı kaplı sütlaç yememek bu bölgeye ihanet etmek olurdu. Yanında koyu bir Rize çayıyla fındıklı sütlaç , günün yorgunluğunu unutturdu. Bu sütlacın , bu bölgede şimdiye kadar yediğim en iyi sütlaç olduğunu belirtmeliyim. Aferin Şoray!!

Yalıköy / Bulancak
454 324 75 57

Mıdı - Ordu








Ordu'nun içinde sahil kıyısında yürürken , sahilin en güzel yerinde deniz kıyısında bir restoran görürseniz eğer , bilin ki orası Mıdı'dır. Yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için vurgulamakta fayda görüyorum,ismi Midi değildir,Mıdı'dır. 1967'den beri hizmetine aynı titizlikle devam eden Mıdı'da , pancar çorba , pancar dible , melocan kavurma , sakarca gibi yöresel lezzetleri denemenizi tavsiye ederim. Gittiğim saatin biraz geç olması sebebiyle çok fazla teferruata girmeden salata , ezme , patlıcan kızartma ve levrek buğulama denedim. Ezmede sarımsak kullanıldığı pek görülen birşey değildir ama hoşuma gitti. Buralarda balığın tazeliğini tekrar tekrar söylemeye gerek olmasa da , insan yazmadan edemiyor. Buğulamaya konan acı kırmızı biber hafiften terlettiyse de, resimde görünen tepsinin dibini ekmekle sıyırtacak kadar lezzet kattığını itiraf edeyim. Mevsimden dolayı kapalı alanda yemek yedik ama aklım dışarıda kaldı.Yazın denizin üstünde yemek nasıl olur düşünemiyorum. Diyeceksiniz ki yazın da balık bu kadar bol olmayacak...Ne yapmalı ? En iyisi Mayıs'ta tekrar Mıdı'ya gelmeli...
Sahil Caddesi. İskele üstü No:55 Ordu
Telefon : 452 214 03 40


11 Mart 2009 Çarşamba

Derya Balık Restaurant - Samsun




Benim Karadeniz sevgimin temelinde taze balık bolluğu yatar. Tabi olağanüstü doğası ve sıcakkanlı insanları ile birlikte. Ama balıkçı tezgahlarından günlük taze balıkları seçip,hemen arka tarafta bulunan lokantalarında o çıtır balıkları hemen yemenin keyfinin nasıl bir şey olduğunu tarif edemem. Bu tip balıkçıların iyilerinden bir tanesi de Cumhuriyet caddesinde bulunan Derya Balık. Biz bu akşam tezgahtan levrek seçtik ve buğulama yaptırdık. Bizi davet eden arkadaşımız ince ince tarif etti, balığın üstüne az su,az sarımsak,az domates,az da tereyağı konacak,o kadar.Malzemenin de fazlası zarar. Yemeğin sonunda sonuca bakarak ona hak vermemek elde değil. Biz her ne kadar buğulama için deniz levreğini tercih ettiysekte , sadece Karadeniz'de çıkan ve levreğin yakın akrabası olan Mavruşgil'in buğulamasının daha iyi olduğunu da öğrendikAncak bu akşam bize kalmamıştı. Biz balığa yer bırakmak için mezelerden almadık,yemek öncesi sadece salata ve mısır ekmeğini tercih ettik. Mısır ekmeği biraz değişik,yassı şekilde geldi,üzerinde hafiften eriyen tereyağı eşliğinde. Balığın mideyle buluşması ise keyfin son noktası,tabi 1 duble rakı eşliğinde. Balığı yalnız bırakmamak gerek değilmi ama?

Cumhuriyet Caddesi No:82 (Polisevi karşısı) Samsun
Telefon : 362 230 40 10

10 Mart 2009 Salı

Oskar Lokantası - Samsun








Samsun'da yemek deyince bazılarının aklına doğal olarak hemen Oskar lokantası gelecektir. Kalitesi ve lezzeti ile Karadeniz sahilinde haklı bir üne kavuşan 60 yıllık Oskar lokantası , Osmanlı mutfağında rakipsizdir. Yemekler günlük olarak üretilir. Çok fazla çeşit olmadığından ve müşteri fazlalığından dolayı, ertesi güne yemek kalma gibi bir durum sözkonusu değil. Sabah 7'de kahvaltı ve çorba ile başlayan servis öğlen klasik tencere yemekleri ve zeytinyağlılar ile devam eder, akşam balık çeşitleri ile zenginleleşerek saat 24'te kapanır. Bugün öğle yemeğinde çorba olarak mercimek,ezogelin ve işkembe çorbaları vardı. Benim tercihim mercimekten yana oldu ve beni üzmedi. Kıvamlı,lezzetli ve sıcak bir mercimek çorbası içtim. Ana yemeklerden kuzu tandır,mantarlı et kavurma, kalem kebabı(patlıcanlı),kadınbudu köfte,tavuk sote,yaprak sarma ve biber dolma vardı. Ben ve arkadaşım şefin tabağı söyledik ve bu yemeklerden bir karışım yemeyi tercih ettik. Tatlı için kendimizi zorlamadık ancak gördüğüm kadarıyla sütlaç ve kabak tatlısı denemeye değerdi. Hijyene gösterdiği önemden dolayı mavi bayrak sahibi olan işletme , günlük değişen menüleri ile ilginizi beklemekte...

Belediye Meydanı No:5
SAMSUN
Tel: 0 362 431 20 40 – 432 82 17

ShareThis

Related Posts with Thumbnails