26 Nisan 2009 Pazar

KÖFTECİ KOCA USTA - ESKİŞEHİR

Eskişehir turumuza devam ediyoruz. Eskişehir'in köftecilerinin en eski ve ünlülerinden bir tanesi olan Koca Usta'dayız. Koca Usta , tren garı bölgesinde yer almakta olup , 1955'te İlyas Kök tarafından kurulmuş ve günümüze kadar başarıyla gelmiş. Artık 3. kuşak olan Erol Kök tarafından işletilmekte. Köfteleri tamamen kendi üretimleri ve formülü sır gibi saklanmakta. İşlerinde ne kadar konsantre ve başarılı olduklarını anlamak için dükkana girmeniz yeterli. Bu minik dükkanda sadece köfteyle bu kadar yıl ayakta kalabilmek ve ününü korumak her babayiğidin harcı olmasa gerek.

Girişte sizi az sonra köftenizin pişeceği kömür ızgarası karşılamakta.

Köftemizi söyledik , ustamız ızgaraya attı , köftelere ekmekler de eşlik ediyor. Hiç aç olmasam bile bu manzara karşısında dayanmam zor!!

Masamıza geçtik. Masada bizi hafif acı biber turşusu bekliyor. Ama tüm iştahımı köfteye saklıyorum.
Ve köftelerim geldi. İtiraf etmek gerekirse tabak son derece sade ama kokusu dayanılmaz.

Köftelerin yanında domates ve soğan da geldi. Hafif kızarmış ekmek eşliğinde hepsini midemde birleştirdim!!
Şu anda bu sade ve küçük dükkanın nasıl olup ta 1955'ten beri süregeldiğini anlamış durumdayım dostlar. Bu konudaki düşüncem daha da kuvvetlendi. Siz iyi birşey yapıyorsanız , iyi bir lezzetiniz varsa , hizmetinizden ödün vermiyorsanız , insanlar mutlaka sizi buluyor ve bu noktada dükkanınızın yerinin , büyüklüğünün önemi kalmıyor.
Uzun lafın kısası ; Eskişehir'deyseniz sorun yok , dükkan sizin. Ama yolunuz Eskişehir'den geçerse , bence ufak bir mola verin ve bu lezzeti tadın. Pişman olmazsınız.
Köfteci Koca Usta
İstasyon Caddesi No:25 Eskişehir
Telefon : 222 - 231 25 26

19 Nisan 2009 Pazar

ÇİBÖREK EVİ - ESKİŞEHİR

Eskişehir benim için hep şaşırtıcı bir kent olmuştur. Burayı hiç bilmeyen birisi bile şehirde 1 saat dolaşsa size söyleyeceği ilk şey üniversitenin etkisi ve öğrenci nüfusu olacaktır. Benim kastettiğim şey tam olarak bu değil. Eskişehir'in aynı zamanda çok geniş bir yemek kültürü ve buna paralel olarak çok kaliteli restoranları var. Burada , bir çok şehrimizde göremeyeceğiniz kadar hayat var , enerji var , lezzet var. E doğal olarak lezzet neredeyse , Oburcan orada!! İçeri girin de keyfini beraberce sürelim...

Efendim Eskişehir dendiğinde ilk aklımıza gelen şeyin çiğ börek olacağından hareketle , Eskişehir turumuza güzel bir çiğ börekle başlamayı uygun buldum. Mekanımız Eskişehir Çibörek Evi , yazım hatası yok , çibörek. Eskişehir'in Bursa yolu çıkışında sol tarafta 7. kilometrede yer almakta.
Burası tatar mutfağı ile ünlüdür. Menüyü incelediğinizde neler varmış size söyleyeyim , çorbalardan sorpa ve kaşık börek. Etlerden et savutu , kol sarma , kökrek dolma , tatar tandır. Bunlara ilave olarak ızgara çeşitleri. Hamur işlerinde tabiki çibörek , sar burma , kavurma börek , göbete. Tatlı olarak Kırım baklavası ve katlama. Takdir edersiniz ki sıska!! Oburcan'ın bunların alayını tek seferde tatmasına ve siz sevgili dostlarına anlatmasına imkan yok. Bu nedenle lisedeki sınavlarda olduğu gibi bildiğimiz sorudan başlayalım , ben de bildiğim yemeklerden başlayacağım. Mekana geldik , bugün hava güzel , kapalı alan da ferah ama bahçe harika. Siparişimizi verdik , başladık beklemeye. Az sonra dilimlenmiş ekmekle beraber biber turşusu ve özel bir salça geldi. Bunlara dalıp kendinizi tıkamayın , aman!!
Önce meşhur çibörek. Tabakta 2 tane olduğuna bakmayın siz. Ben köfte de söylediğim için bunu az aldım. Normalde 1 porsiyonda 5 tane çibörek var ve fiyatı 5 TL. Bu fiyat Eskişehir için çibörekte biraz yüksek bir fiyat olmasına rağmen kalite sizi memnun edecektir. Çibörek rengi açık , kızartma olmasına rağmen hiç yağ çekmemiş , ağır gelmiyor.

Eskişehir'de çibörekten sonra çok rastlayacağınız 2. tür köftedir. Burada 50-60 yıllık köfteciler bulabilirsiniz. Sırada köfte var ama yalnız olmaz. Önce piyaz. Piyaz da sınıfı geçer. Malzemeler taze ve lezzetli.

Ve son nokta,köfte... Köfteler tombul köfte boyutunda , oldukça kalın ama tam kararında pişmiş. Lezzet ise tarif edilemez. Hafif bir İnegöl köfte tadı alınıyorsa da tam olarak İnegöl denemez. Yumuşacık ve içi çok sulu. Yanında ızgarada ısıtılmış ekmek dilimleriyle iyi gitti. Önce ekmeği bastırın köfteye , suyunun tadına bakın derim. Sadece bu köfte bile doyurucu , fiyatı 10 TL.


Tatlılardan bahsettik ama yine tatlıya yerimiz kalmadı. Onu da gelecek sefere tadacağız. Bu yemeklerin tamamı , yanında 1 kola ile birlikte 20 TL hesap geldi. Hak etti mi , hem de her kuruşunu. Ustaların ellerine sağlık.
Eskişehir Çibörek evi burada başladı ve şu anda 3. şubesini de açtı. Kalite ve lezzet her zaman halkımızdan takdir görüyor , işte kanıtı. Çok şanslısın Eskişehir , afiyet olsun.
Eskişehir Çibörek Evi
Bursa Yolu 7. km
Telefon : 222 - 315 03 76
Hasan Polatkan Bulvarı No:97
Telefon : 222 - 233 16 16
Kanatlı Alışveriş Merkezi
Kat:3 No:21
Telefon : 222 - 231 94 94

13 Nisan 2009 Pazartesi

ÇEŞNİ KONAĞI - 2. BÖLÜM

Az sonra göreceğiniz resimler %100 orijinaldir dostlar,sakın monitörünüzün ayarlarıyla oynamayınız. Veya photoshop hilesi falan gibi düşüncelere de kapılmayınız lütfen. Ankara'da mekanlar bitti , Oburcan 2. tura başladı diye düşünenleriniz olursa da teessüf ederim , alakası yok. Geçtiğimiz Cuma akşamı kalabalık bir aile yemeğimiz vardı ve Çeşni Konağı'nda yapalım dedik. İyi de etmişiz. Gördüğünüz resim tam 2 metre 75 santimetre boyunda bir Adana kebabına aittir ve Adanalı dostlar kusura bakmasın ama Adana'da yediğim kebapların alayına fark atar. Abartım mı? Hiç sanmıyorum.
Adana kebabını sevmeyenimiz yoktur ve heryerde kolayca bulunur. Ama herşeyde olduğu gibi kebabı da yerinde yemenin tadı başkadır. Geçtiğimiz yıllarda sık sık yaptığım Adana seyahatlerinde , Adana kazan Oburcan kepçe , şehrin her köşenindeki kebapçıları adım adım dolaştım. Ve de vardığım sonuç beni çok mutlu etmedi. Adana'da kebaplar fazla yağlı oluyor ve benim için etin tadını bile gölgeliyor. Her ne kadar da "yağsız yerinden olsun" deseniz de sonuç istenen ve beklenen seviyeye ulaşamıyor. Bu söylediklerimi yağlı yemeyi sevenler üzerine almayabilirler. Ama bence iyi bir kebapta sadece etin tadını almak gibisi yoktur , başka hiçbir malzeme bu tadın önüne geçmemeli , özellikle yağ.
Çeşni Konağı'nın kıymetli ustaları bence ideal ölçüyü ve lezzeti yakalamışlar. Klasik Adana kebabının lezzetini alırken , yağdan içiniz bayılmıyor. Eti yumuşacık ve leziz. Tabi burada sorun 2.75 metrelik kebabı bu ölçüdeki ocakta pişirdikten sonra , masada şişten çıkarmakta. Endişeye mahal yok , bunun da kolayı var. Etin üstü sıcak lavaşlarla kaplanır ve herkes önündeki parçayı tutar. Bu sırada ustamız da şişi etten çeker ve başarıyla çıkarır. Gerisi , gerisini anlatamayacağım , mis gibi et önümde , müsadenizle ...

5 Nisan 2009 Pazar

BUTCHA STEAK HOUSE - ANKARA

En sonunda Ankara beklediği ete kavuştu dostlar , hepimizin gözü aydın. Efendim sözünü ettiğimiz bu et kuru yaşlandırılmış sığır etidir(dry aged beef). Bu lezzeti tattığımız restorana girmeden önce kuru yaşlandırma olayına biraz değinmek istiyorum , çünkü bu kadar parayı neden verdiğini haklı olarak herkes merak.

Tahmin edebileceğiniz gibi Amerika'dan dünyaya yayılan bu teknik aslında oldukça maliyetli olduğu için kullanımı hep sınırlı kalmış. Temeli şu ; Et 2°C ısıda ve %86 nem oranı olan çok temiz, iyi havalandırılan ve kokusuz bir odada asılı olarak gözlem altında tutulur. Daha sıcak olursa et bozulabilir , 0ºC nin altında ise donar ve yaşlandırma durur. Yaşlandırma işlemiyle ette şöyle değişiklikler olur ; etin dışında enzimlerin oluşturduğu kahverengi bir tabaka oluşur. İçeride ise enzimler işine devam eder ve et bir miktar nem kaybeder ve hafifler. Bu etin tadının daha yoğunlaşmasını sağlar. Ayrıca geçen zamanla birlikte enzimler kasların içindeki bağ dokularını parçalar , ki bu da etin daha yumuşak hale gelmesini sağlar. Şimdi , et bekledi , biraz hafifledi. Dışındaki kahverengi kısmı kesince içeriden yine kıpkırmızı eti gördük. İşte bu et daha lezzetli ve yumuşak olan dinlendirilmiş ettir. Ve etin makbulu budur. Bu işi Türkiye ile tanıştıran ve yılın girişimcisi ödülünü alan sevgili Emre Mermer henüz Oburcan ile malesef tanışamadı ancak en kısa zamanda bu büyük buluşmayı gerçekleştireceğiz :) Emre Mermer'in İstanbul'da , Küçükarmutlu'da başlayan yolculuğu hızlanarak devam ediyor ve bu işi Türkiye'ye getiren adam olarak her türlü övgüyü hakediyor. Teşekkürler Emre Bey , tebrikler. ( Meraklıları için web adresini de verelim ; http://www.dukkanistanbul.com/ )

Bu lezzeti Ankara ile tanıştıran Osman Sungur , Ayhan Sevilir ve Şehmuz Acar'a da yeri gelmişken teşekkürlerimizi sunuyoruz. Butcha , Ankara'nın bu sıralar en gözde mekanı olan Çayyolu Park Caddesi'nde , Alımcı villalarından birinde açılmış. Girişte sizi uzun zamandır sessizce bekleyen etler karşılıyor.


Etlerin üzerinde tarihleri var , ne kadar zamandır beklediklerini görebiliyorsunuz. Etinizi buradan seçerek hazırlatabileceğiniz gibi , hazır olanları da mevcut. Bu dolapların yanında kasap kısmı yer alıyor. Burada evde tüketmek üzere de et alabiliyorsunuz.

Burada sucuk sosisten , kuru yaşlandırılmış etlere ve köftelere kadar her türlü et ve peynir çeşitleri mevcut. Kuru yaşlandırılmış etler deniz tuzu haricinde terbiye edilmiyor ancak arzu edene terbiyelenmiş kuzu sırtı da var.

Etimizi de seçtik , masamıza oturduk. Masada taze ekmek ve zeytinyağı ile yemeğe başladık. Ardından tulum peynirli yeşil salata aldık.

Malzemeler taze ve zengin. Yağı , sosu yerinde. Peyniri lezzetli. Salata sınıfı geçer ancak gözümüz yolda , heyecanla etlerimizi bekliyoruz!!!

Önce benim etim; ben pirzola istedim. Oldukça kilolu geldi , yaklaşık 400 gram kadar ,ızgara sebzeler ve kararbiber sosu eşliğinde. Şunu belirteyim , kömür ızgarasında pişmiş etin tadını çok yoğun hissediyorsunuz. Bu etlere neden terbiye yapılmıyor , şimdi daha net anlaşılıyor. Etin tadı o kadar baskın ki. Bir o kadar da sulu. Pirzolamın kalınlığı yaklaşık 2 cm olduğu için iyi pişmiş istedik , yurtdışında genelde bu kadar pişirilmez ama içinin de pişmesi için iyi pişirilmesini söylemenizde fayda var. Aksi halde içi kırmızı gelebilir!!

Sevgili eşim bonfileyi tercih etti, o da iyi pişmiş. Yanında Cafe de Paris sosu var ama bu eti sosla yemek haksızlık,yapmayın bunu.
Tatlıya geldik ancak Oburcan limiti doldurdu , yer kalmadığı için onu da başka zamana bıraktık ancak tatlı çeşitlerinin de zengin olduğunu söyleyebilirim. Şarap listesine gereken ilgiyi gösteremediğim için de kusura bakmayın lütfen. Gelecek sefer bunlar da kontrol listesinde olacak.

Dekorasyon çok başarılı. Restoranın sıcak bir havası var. Garsonlar kibar , ilgili ve bilgili. Ön tarafta bahçesi var, yaz aylarında bu bahçede yenecek akşam yemekleri çok keyifli olacak , bu kesin. Otopark sorunu da yok , vale hizmeti mevcut , arabanızla rahat rahat gelebilirsiniz.


Geldik hesap kısmına. Bu tür etlerde su kaybından ve etin dış kısmının kesilmesinden dolayı %30 civarında fire olduğu için fiyatlar da aynı oranda yüksek. Pirzola 35 TL , bonfile 28 TL. Meraklısına T-bone steak'te mevcut. Biz 2 biranın da katılımıyla toplamda 84 TL ödedik ve verdiğimiz parayı helal ederek çıktık.
Dediğim gibi , fiyatlar biraz yüksek olsa da etleri tadınca buna değdiğini göreceksiniz dostlar. Burayı ıskalamayın , etler yeterince beklemiş , daha fazla bekletmeyin!!!

Butcha Steak House
Dr.Ahmet Taner Kislali Cad.Alimci Park Villalari 15/2
Çayyolu - Ankara
Tel :312 - 241 45 43
http://www.butcha.com.tr/

ShareThis

Related Posts with Thumbnails